Hızır Aleyhisselamı Gördüm | Yaşanmış Hikayeler
Posted by Kitap Gibi Sözler
Posted on 09:23
with No comments
İbretlik Hikaye - Sifir Tam Yüzde Bes
Posted by Kitap Gibi Sözler
Posted on 07:19
with No comments
İbretlik Hikaye - Sıfır Tam Yüzde Beş
ders alınacak güzel hikayeler |
- Evet Can.
- Haydi buluşuyoruz.
- Nerde?
- tıpkı yerde.
-Tamam
dini büyüklerden sözler |
Buluştular.
Yavaşça konuştular.
- Cakko çağırmış bizi...
beraber ikimizi.
Arkadaşlar ordadır.
Geç mi kaldık acaba?
lakin zannetmem, işte;
şu binaya girişte.
Cakko da başlamıştır.
Anlatması aşırı güzel
örgüte çok fazla faydalı.
Sen etrafı kes Mecit.
- Tamam tamam önden git.
iki-üç saat sonra,
iyice karanlıktı;
ikisi ansızın çıktı.
- Sigara ver yakalım.
- çabuk ol da işimize bakalım.
- Bugün bana iki paket yetmedi.
- Sen etrafı dikizle de hiç hoşuma gitmedi.
Poşet iyi ki siyah.
Bekçi mi o eyvah!
Bırak poşeti yere!
- Korkma, korkma bekçi değil, adam olmuş teyyare.
- Bana ödlek Mecit.
Ben tedbiri severim.
Hem düşün ki bak kaç sene, yakalanmadık yine.
Bize güveniyorlar.
iş bitirir diyorlar.
öyle değil mi yoldaş?
- Doğru dedin arkadaş.
Bir görev uğruna...
Yanyana, yürüdüler.
Mecit dedi: - şu duvara, yazalım.
şu duvar da müsait
biri poşetten çıkardı boya ile fırçayı
birisi dedi: - Erkete dur, saatlerce gezdiler;
Yazdılar, çizdiler, saatlerce gezdiler;
Cami duvarına dahi, kelimeler dizdiler.
Bir öteki gün gene düştü bir jeton;
aynı ses ve aynı ton.
- Alo... Mecit sen misin?
- Evet Can.
- Haydi buluşuyoruz.
- Nerde?
manidar Anlamli sozler |
- aynı yerde.
- Tamam
Akşamdı buluştular.
- Selam
- Selam.
Toplantı erken bitti.
Dışarıya çıktılar.
ilk konuşan Mecit?ti:
- Gericiler, camiden boşalıyor.
- Ne kadar kalabalık!
- Bu geceyi bilmiyorsun galiba?
- \"ARiFLER GECESi\" mi?
- \"Arefe\" diyorlar.
- Enterese etmiyor.
.................................
- Ben mevcut ya Can;
bazan düşünüyorum da...
Acaba şu halde...
Dini anlamli manidar sozler |
Onlar mı gerici, yoksa biz miyiz? Bir soru şuurumda.
- Bak yoldaşım bunu kaç kez söyledim...
Hem bilgimi aşıyor;
Hem aklım karışıyor.
bundan sonra boşver, işimize bakalım.
Ver sigara yakalım.
Anlamli Manidar Güzel Sözler |
Başladılar afişe.
Duvarlara peşpeşe.
çok fazla bildiri astılar;
çok aşırı da geç kalmıştılar,
Ayrıldılar.
Anahtarı çevirdi.
Mecit evine girdi
Ailesi yatmıştı.
Sessiz ve karanlıktı.
Küçük şamdanı yaktı.
Peşinden de sigara;
Koltuğuna oturdu.
Biraz düşüne durdu.
\"Yaratıcı varmı? bulunmaz metre?\" kendi kendine sordu.
Ve nasıl bulunurdu?
yine sordu... gene sordu... Düşünüyordu.
.................................
yan odada uyuyordu annesiyle babası.
Kulağına gelen bu ses, babanın horlaması.
işte dedi. \"Benim bunlardan türeyişim nasıldır?\"
Bunlar sebep, benim için Yaratıcı asıldır.
Sevgi denen cazibeyle, tutuşmuşlar elele
Bedenlere sevgi ve haz, yerleştiren kim hele?
Hem de bak ki cinsiyetler, bir erkek bir dişidir.
Birbirine uygunluğu, bir bilenin işidir.
Bu aletler nasıl bulmuş annemi ve pederi?
Elbette ki bir sanat ve bir fikir eseri.
Bir damla su ve içinde bir hücresi ben idim.
Milyonlarca hücreden ben, rahime giden idim.
Ve kırkaltı kromozom bir hücrede birleşti.
Bir aralık benim boyum, sıfır tam yüzde beşti. *
Ve bir süre ihtimamla korunmada kalmışım.
Bir çiğnem et, sonra kemik, sonra gövde almışım.
Ruh diyorlar... Evet öyle... Başucuma dikilmiş.
öyle candan arkadaş ki, sonsuza dek vekilmiş.
Dört aylıkken kim demiş de parmağımı emmişim?
Daha anne karnındayken, emmeyi öğrenmişim.
Elim, ağzım, hiç bir uzvum, beni beslemez şimdi.
Göbeğimden bir hortumla beni besleyen kimdi?
O alemde yaşamakla, orda kalmayacaktım.
Bu dünyadan söz etseler, kâle almayacaktım.
Takılmış aşırı organımı, lüzum eder sanmazdım.
\"Gideceğin yerde lazım.\" Deseler, inanmazdım.
Ahirette lazım denen aynen ibâdet benzeri;
şimdi gördüm âzâlarım birisi bin devlet bunun gibi.
Nasıl oldu anlamadım, aniden işler değişti
iktidarım olmadan bu âleme gelişti.
Bu âleme geliş mevcut ya, akıl ederse meyil...
Demek gene bir âleme gelmemiz işten değil.
Göbeğimde bağlanmıştı, nasıl beslenecektim?
Hazır terkip gıda varmı? Kime seslenecektim
Vâlidemde süt mü vardı? Demek bir tanesi düşünmüş!
bütün bunlar başlangıçta mutlak bir görüşünmüş.
Emmem için uçları mevcut, hem de delik delinmiş.
Bu işlerin ustalığı bir muazzam el?inmiş.
Bir şey dikkatimi çekti, tam bitmişken işlerim...
Âzâlarım tastamamdı, yalnız yoktu dişlerim!
Memesini ısırırdım, sebebi ise çenem kuvvetli.
Demek bir tanesi annem için benden çok aşırı merhametli.
Hatta yedi yaşımdayken, ağzım herzaman çürük dişti...
Kıymetini bilmezdim, onları kim değişti?
tüm bunları okullarda, bize bir bir dediler...
imzaları kime ait, niçin söylemediler?
Kim bunları örtüyorsa, insanlığa kalleştir.
Hiç aklımdan çıkmayan şu, sıfır tam yüzde beştir!
şu ellerim... Hodri meydan, kim zerre hata bulur?
Daha güzel el düşünsek, akılsızlık bulunur.
Parmakların mafsalları, nasıl yerli yerince.
eklem kendi olamaz ki, düşünürsem derince.
Lâzım diye uçlarına, tırnağı kim takıyor?
Bir Allah?ı işaretle, her an bana bakıyor!
Damda gezen olmadıkça, kar yağsa da iz olmaz.
Bunca kudret, bunca kalem... \"Bir harf kâtipsiz olmamaktadır.\" **
Seven dahi sevdiğine, eliyle dokunuyor.
Beş parmakta, Allah adı, aşırı rahat okunuyor. ***
Kıvrılması olmasaydı, dirseklerin, dizlerin;
Hiç mümkün mü görmemesi, kör de olsa gözlerin?
iskelet ki ayrı ayrı kemiklerden değil mi?
nedenden dolayı artık kilo taşır, bu kudret kimin ilmi?
tıpkı hücre, tıpkı tarla, 3 ekin mevcut uzanır...
tıpkı başta kaş ve kirpik, ne uzar ne budanır.
bir tanesi bize murâd etmiş, şu sakal-bıyık mevcut da...
Onlar insan, biz de insan; fakat bulunmamaktadır kızlarda.
madem ki var hoş kokular, hoş sedâ, hoş lezzetler;
Demek bana biri takmış, algılayan aletler.
Kokuları tefrik eden burnu bana kim takmış?
Kokmuş şeyi farketmeye, ağzım geç kalacakmış.
insan ilmî îzahlara ülfet etmiş uyuyor;
Kulak et, zar, kıkırdak da, kim demiş de duyuyor?
Demek Allah her varlığa, bilim ve yasa yazmış.
şayet böyle olmasaydı, zaten ilim olmazmış.
lisan ne küçük... Hem ne büyük labaratuvar böyle?
Binbir çeşit lezzetleri, nasıl biliyor öyle!
şu gördüğüm her şey göz?e, göz kendine hüccettir.
Göz dediğin su?dur, et?tir, görmesi kerâmettir.
hiçbir uzvun eksiği yok, en mükemmel noktayı var.
medem hata bulunmamakta, demek ki hata yapmaz bir tanesi var!
şu uykuyu kimden aldık? Sanki ölüm ötesi.
Her gün ölüp diriliriz, inanmamak da nesi?
şu sindirim sisteminin, hangi biçimine şaşma?
Lîsanıyla bana der ki: Ağzına at, karışma.
içimdeki organların mahiyeti, et ve su...
Bir sanatkâr kurmasaydı, nasıl çalışır ya Hu?
Kimin işi her hücreye kan taşıyan borular?
Bir Kâdir?e vermeyince, boşta kalır sorular.
Diken, sinir sistemiyle acı verir gezilmez.
Sinirleri kopmuş uzuv, alev alsa sezilmez.
şu hafıza, şu beyin, kim vermiş de almıştık?
Dört yaşımda, yaşıtımla kırk yumurta çalmıştık.
Ve şu gönül... Hayret di mi? Yüzler his doluşmuş.
şu et, şu kan, şu kemikte, gönül nasıl oluşmuş???
Demek Allah sistem kurmuş, ete, kemiğe bak ki.
Bu Sanatkâr, O değilse kim sahip çıkacak ki?
Maddecide iz?an olsa, işi maddeye yıkmaz.
Maddeden ruh, maddeden us, maddeden gönül çıkmaz!
Aklı, ruhu, gönlü takan, gaz mı? Toz mt.? Duman mı?
şol gerici inanan mı? Bunlara yürek yuman mı?
şu varlığı kim yarattı? Dersek; \"doğa\" der de...
Her varlığı tek tek sorsak, oluşturan tabiat nerde?
Varsayımlar, teoriler... Ne gördüm, ne tanırım.
Varlığını farkettiğim, Allah?a inanırım.
Bir zi-şuur, ne hücredir, ne de hâdiselerdir.
Allah olmaktadır! Allah birdir! Bu hayat bir kaderdir!
.................................
vakit hayli geçmişti.
çok aşırı sigara içmişti.
Bir an sessizce durdu.
Alnını oğuşturdu
Kendi kendine sordu;
Okuldan bir arkadaş,
Sokulup yavaş yavaş,
Bir şey demişti bana.
yüce Kur?lahza?dan yana.
daima dinden söz ederdi.
Elim O?nu iterdi.
O demişti bir âyet.
şöyle idi nihâyet:
... \"Sen Rahman?ın yaratmasında bir düzensizlik bulamazsın.
Gözünü çevir de bak... Bir aksaklık görebilir misin?
Sonra gözünü yine tekrar çevir.
lakin göz;
Umduğunu bulamayıp;
Zelîl ve hakir şekilde dönecektir.\"
Aman ya Rabbi!
Ne müthiş söz bu böyle!?
lakin gerçekten öyle.
Bir meydan okumak ki:
Bilimlere, kâşiflere
iyilere, kötülere
Diplomalı kâfirlere
Bizi ifsâd edenlere
Hemi modern cahillere
Kıyâmete dek tâ ki.
tüm bunlar gösterir ki ahiret de hazırdır.
ilk varoluş, ikinciye, perdesi açık sırdır.
Hiç olası mü hiçe insin şu kâinat, hem de biz?
\"Biz neciyiz? Nerden geldik? Nereye gidiciyiz?\" **
Hiç olası mü nevbaharlar, bir gün olup solmasın?
Hiç mümkün mü soldu diye, tekrar bahar olmasın?
Yüzde bir de ölüm varsa, insan bahse katılmaz.
Ahiret bu... Mahvolmaya ova-tura atılmaz!
inanmışa, cennet de var, cehennem de, bağış da var
Îmansıza, ebediyyen cehennemlik yafta var!
.................................
Evet bunlar gerçekti
birden bire içini çekti
Sigara içecekti. Vazgeçti
Biraz da terlemişti
Bu ses de ne uzaktan?
Mevce mevce geliyor.
Allah?u Ekber, Allah?u Ekber.
Lâilâhe illallah.
Demek olmuştu sabah!
Mecit?in hali neydi?
Başını öne eğdi.
O ne o? Ağlamak mı?
yoksa mesut sabah mı?
Hayret!
Mecit yerinden kalktı,
Ve abdest alacaktı.
Aldı evinden çıktı.
Hem bayramdı, sabahtı.
Yürüyordu.
Câmiyi görüyordu.
Ve neler söylüyordu:
Rabbim! işte geliyorum, mahcûbum ve kederli.
Cenneti mi? Düşünmedim; sevgin bana yeterli.
Her ne kadar geç kaldıysam elimden tut ne olur.
Merhameti Sen yarattın, azami Sen?den umulur.
6 saat evvel astım, duvarlara afişi
şimdi murâd ediyorum, Sana secde edişi.
şu kalp gözüm seni gördü, başkasıyla bakışmaz
Günâhımın hepsini sil, Sana az şey yakışmaz.
Senin yolun her ne olsa ölmek bile sezâdır.
kişilerin çizdiği yol, yarın bana ezâdır.
Hayatımda olmayışın, o gün bana ateştir.
O gün Sen?den diğer herkes, sıfır tam yüzde beştir!
ifsatçılar yere batsın, dini yanlış tanıtmış
Adınıysa gizlemişler, her şey Sana kanıtmış.
Canlıları inceledik, her santim ve her milim.
imzanı da farketmiştim, fakat ben de câhilim.
Ne Güneş?i, ne Kamer?i adına vermediler
- Oraya kim koymuş? Dedim; doğa moğa dediler.
Adından ziyâde adlar bellettirdi hocalar
Sen?den ziyâde sevildi, adı batasıcalar.
Yazdıkları; Sen?den uzak mutluluk reçetesi...
Dine karşı şu çağdaşlık, özgürlük demek nesi?
Kelimeler kazma olmuş, kafaları eşmişler...
Bir ahiret bir de Sen?i, nelere değişmişler!!!
içimdeki boşluğu, asla benimsemedim
Sen?i bulabilmek istemezken, sevmeden edemedim.
Ne yapayım? Anladım ki, kırık dökük her yerim,
Hazır gözüm yaşarmışken, affediver ey Kerim.
Meğer sensiz sahte imiş, her mutluluk be ilim
Reçetende öyle demiş, Peygamberim, Sevgilim.
şu halimden haber versen, ya Rab Peygamberime
Benim yüzüm tutmuyor da, selâm.söyle yerime.
Yollarına ekeceğim iman kokulu güller...
ölmemişse hayat bulsun, ifsât olmuş gönüller.
Ya Rab benim işim bitti, dinden irak cepheyle
Onlar seni bilmiyorlar, onları da affeyle...